Kendimi yeniden doğurduğum bu diriliş sürecinde hayat bana ihtiyaç duyduğum tüm ölümleri tek tek verdi ve hakikati kendi yöntemleriyle bir bir gösterdi, ben de ne kadar zor olsa da bir çok ölüm adlı yolcuya yürekten “hoşgeldin!” dedim, gözyaşlarımla ve kahkahalarımla onlarla dans ettim, ateşin başında tüm ölülerime veda ettim.
Alt dünyaya psişik topraklara doğru yola çıkmak…
Her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu tüm hücrelerimde hissederken, La Loba, “alt dünyaya gidip değerli hediyeleri arayıp bulmamı sonra onları üst dünyaya getirmemi” söyledi. Uyanmamı, yok edicinin buyruklarına, tehditlerine kulak asmamamı, her türlü tuhaflığı -ister sevimli ister sevimsiz olsun- görmezden gelmememi, onları hoşa gider hale getirmememi, sezgilerimi dinlememi, korkularımı salmamı, hiçbir şeyi sansürlemeden her şeyin ortaya çıkmasına izin vermemi, harekete geçmemi, tehlikeli canlılar karşısında “nazik olma” halini bırakmamı…salık verdi. Yola koyuldum. Ne kadar kalacağımı bilmediğim, bilinmeyen psişik topraklarıma indim. sabırla cesaretle aşağıya doğru devam ettim, görüp görebileceğim en korkunç tuzaklarla karşılaştım, La Loba’nın yardımıyla kurtulmayı başardım, yaralandım, La Loba yaralarıma gelecek en iyi ilacı bana işaret etti, iyileştim ve yola devam ettim. En dipe vardığımda bir sürü kapalı kapıyla karşılaştım, La Loba kapıların anahtarlarını elime tutuşturdu, korkunç sır odalarının yasak kapılarını tek tek açtım ve ürkerek de olsa orada bulduklarımı yukarı çıkardım, başa çıkabileceğimden çok daha fazlasını çektiğimden habersizdim…Hazineleri, sırları, tuzakları, kapıları, anahtarları görmezden gelmemeyi başardığımda bütün güçlerim tek tek sınandı, kalbim sınandı ve en sonunda gerçek yaralarımla yüzleştiğimde, neyin önemli olduğunu anımsatan içgörüyü kazandığımda kendi psişemin yok edicisinden ve üst dünyanın yok edicilerinden kurtulmayı başardım. Orada çölde psişik topraklarımda, safdillikten kurtulana kadar, sınırlarımı çizip onu korumayı öğrenene kadar, hayatımın derinlerinde gerçekleşen sarsıcı katliamla karşılaşana, bunlardan kaçmayacak ve yüzleşecek gücü buluna kadar, neyin yanlış/ neyin doğru olduğunu görecek kadar, yok edicilerin neden orada olduğunu idrak edene kadar ve onları denetim altına alana kadar, gördüklerimi görmemiş gibi yokmuş gibi yapmayı kesene kadar, savunmaya dönük yarı doğrulardan vazgeçene kadar, düşlerimin, umutlarımın ölmesine izin verene kadar, en derin arzu, ilgi ve özlemlerimle yeniden karşılaşana kadar, gerçek yasımı görene kadar, güçlenip tekrar can kazanana kadar, fantaziler kurmak yerine tüm kaynaklarımla harekete geçecek gücü bulana kadar, umudumu tekrar canlandırana kadar, uzun zamandır geciken tüm sonları görecek ve yeni başlangıçlar için yüreğimde tekrar özlem duyana kadar, anlayış ve iç görümün kavrayışı berraklaşıp yaşadıklarımın idrakı gelene kadar, yaratıcı hayatım tekrar canlanıp yüzümü güneşe dönene kadar, eski benin ölmesine izin verecek kadar ve geriye kalan küllerimden kemiklerimden yeniden bambaşka bir ben doğuranana kadar kaldım.
