Tanrım bana sadece gerçeği ver!

Pandeminin başladığı günlerdi. Sınırlar kapatılmış, ben yıldızlar şehri Belgrad’da kalmıştım. Vaktimi  evimde ve evimin çok yakınındaki parkta geçiriyordum.  Sabah gün doğarken uyanıyor, yogamı yaptıktan sonra uzun uzun oturup, dua  ediyordum.  Her şey eskisi gibi normale dönsün, korana olmayalım, olursak da atlatalım gibi şeyler için değil. Tek bir şey için. “Tanrım bana sadece gerçeği ver!” diyordum, ne olduğunu bilmediğim“Tanrım bana sadece gerçeği ver!” yazısının devamını oku

İnsan neden kendini arar?

Jungcu bir psikanalist, şair ve cantadora -eski öykü derleyicisi- olarak Estes kendi yeraltı dünyamızın yıkıntılarında yapılacak kapsamlı bir “ruhsal arkeolojik” kazıyla parçalanmış ruhun tekrar dönüştürülebileceğini söyler. Ve bizlere “Psikanalitik öğüt mü istiyorsunuz? Gidin kemik toplayın!” der ve şöyle devam eder:”Hepimiz yola çölde bir yerde kaybolmuş bir kemik yığını, kumun altında yatan dağınık bir iskelet olarak“İnsan neden kendini arar?” yazısının devamını oku

Kendi Türünü Bulmak

8 Ağustos günü altıyüz otuz yaşındaki bilge sakız ağacının gölgesinde hayatıma eşlik eden iki can dostum ve oğlumla beraber sürpriz doğum günümü kutluyoruz. Ağacın önünde sarılıp, öpüşürken, elimde tuttuğum doğum günü mesajlarını okurken çok duygulandım…İçimden geçenleri yazıyı dökmek zaman aldı tabii, ilham ancak geldi:) Bu yazı da sizin için… Hayatım boyunca umudumu kaybetmeden umutla kendi“Kendi Türünü Bulmak” yazısının devamını oku

Yeniden doğmak! Gün geceyi izler, hayat ölümü ölüm yaşamı…

“Kendimiz olmamız diğer pek çok kişi tarafından dışlanmamıza neden olur, buna karşılık başkalarının istediklerine boyun eğmemiz de kendi kendimizden sürgün edilmemize yol açar.” Hayatımda bilinçli ve bilinç dışı tercihler yaparak herkes gibi hem kendim olmayı hem de kendimdem sürgün edilmeyi deneyimledim. İlkiyle baş edebildim, ikincisi içimi yokedilemez bir yasla çürüttü, günden güne eksildim sonra bir“Yeniden doğmak! Gün geceyi izler, hayat ölümü ölüm yaşamı…” yazısının devamını oku

“Ya ruhun ölümü ya yaşam dedi?” Seç birini…

“Bir Saguaro (çölde yaşayan güzel bir kaktüs) delik deşik edilebilir, oyulabilir, devrilebilir, ezilebilir ama yine de yaşar, yine de hayat veren suyu depolar, yine de yabanıl bir biçimde büyüyüp zamanla kendini onarır.” Sezgilerimi dinlemeyi ihmal etmiştim. Öyle cansız, ışıksız bir hayatım vardı ki hayatımdaki “hiperanormallik” hallerini hissediyor, dile getiriyordum, ama bir türlü eyleme geçemiyordum. Esrarengiz““Ya ruhun ölümü ya yaşam dedi?” Seç birini…” yazısının devamını oku

Hayat/Ölüm/Hayat Döngüsü

Kendimi yeniden doğurduğum bu diriliş sürecinde hayat bana ihtiyaç duyduğum tüm ölümleri tek tek verdi ve hakikati kendi yöntemleriyle bir bir gösterdi, ben de ne kadar zor olsa da bir çok ölüm adlı yolcuya yürekten “hoşgeldin!” dedim, gözyaşlarımla ve kahkahalarımla onlarla dans ettim, ateşin başında tüm ölülerime veda ettim. Alt dünyaya psişik topraklara doğru yola“Hayat/Ölüm/Hayat Döngüsü” yazısının devamını oku

Vahşi Kadının Dirilişi…

“Bir çiçeğin ister yarısı, ister dörtte üçü, isterse tamamı açmış olsun, çiçek açıyor” deriz… Vahşi Kadının Dirilişi… 9 ay boyunca kendi yeraltı dünyamda ruhsal arkeolojik kazı yaptım. Her gün çölümü elekten geçirdim, gece gündüz demeden didik didik ellerimle tırnaklarımla kazıyarak parçalanmış kemiklerimi aradım , topladığım tüm kemiklerle yeniden iskeletimi bir araya getirdim, hemen yanında bir“Vahşi Kadının Dirilişi…” yazısının devamını oku

Ergenlik Hikayelerim 2

Bir gün arkadaşlarımla yine mahallede oynuyorum, Nalan ablam yüzü asık bir şekilde yanıma geldi, “Hemen eve gel!” dedi. Yok der gibi omuz silktim, elimi sıkıp “hadi” dedi. Eve gittiğimde çekirdeklenmiş memelerimin belli olduğunu, böyle dışarda koşturmaya utanmadığımı sordu. O ana kadar memelerimin olduğunun bile farkında değildim. Kendini çok kötü hissettiğimi hatırlıyorum. Akşam Mehveş ablam işten“Ergenlik Hikayelerim 2” yazısının devamını oku

Ergenlik Hikayelerim 1

Bir önceki yazımda Rüzgar’la birbirimize uzun süreler maruz kaldığımız için çok anlamsız sebeplerden daha sık çatışmaya başladığımızdan bahsetmiştim. Bu yüzden Rüzgar’ın şu an yaşadıklarını daha iyi anlayabilmek için kendi ergenliğimi düşünmeye başladım.  Düşündükçe de bir sürü hikaye tekrar canlandı. İçimde hala bir parça o ergen kız var biliyorum. Hikayeler canlanınca, taa o zamanlar hayatı ciddiye“Ergenlik Hikayelerim 1” yazısının devamını oku

Hobit bir evim olsun isterken hobit bir bahçem oldu.

Burada sonbaharın tüm güzelliğiyle sürdüğü güzel günler yaşıyoruz. Bir süredir bana en çok sorulan soruyla ilgili bir yazı yazmak istedim. “Aylin Belgrad’a alışabildin mi? Rüzgar alıştı mı?”. Tahmin ettiğimizden daha kısa sürede alıştık yeni yuvamıza, yani Senjak’taki evimize yaşantımıza. Rüzgar arkadaşlarına, okuluna, takımına, koçlarına da alıştı, sevdi. Arada “Seneye dönerim ben.” dese de bence şimdilik gayet“Hobit bir evim olsun isterken hobit bir bahçem oldu.” yazısının devamını oku